CALİGULA DALGASI, PASİF - AGRESİFLER VE '' IF'' ŞİİRİ.
İnsan yaşamı,
gerçekten de biraz futbolu andırıyor
mu sizce de? Çalım yiyen, diğerine mutlaka tekme atmak zorunda mı yaşamda?
Durmadan bir birimizi dirsekleyip çelme takıp duruyor muyuz? Açıklarımızı mı arıyoruz?
Paracıklarımızı,
katlarımızı, villalarımızı bu tarafta bırakmanın zamanı gelip de çırılçıplak,
bir son düdük ile diğer tarafa gideceğimizi unutarak mı yaşıyoruz?
Dostluklarımızın
altında iktidarımızı sürdürmenin manevraları mı yatıyor?
Kendimize ve
herkese hileler yaparak mı yaşıyoruz?
Farkında mıyız
her şeyi bilen, hep haklı olan kişilerin çok sıkıcı olduğunun?
Yaşamlarımız,
ekranlar karşısında, orada tartışan yönlendirilmiş savaşçıların bir birlerini
lafla tepeliyor olmasından etkilenerek, dinlemeyen insanlardan oluşan kalabalıklar
içine mi çekiliyor?
Negatif duruşlarımız,
hepimizin puslu bilinçlerimizi daha da bulandırıyor olabilir mi?
Bilinçlenmeyip
çok bilmiş mi oluyoruz?
Ardı ardına sıraladığım
bu sorular sizi ne derecede rahatsız etti? Adorno’nun ( Alman felsefeci, toplum
bilimci) çok bilinen veciz sözünü bilirsiniz belki de;
” Yanlış hayat
doğru yaşanmaz”
PSİKO – PATOLOJİ
Kendisini Dünyanın
efendisi sanan bir insan bir sabah kalkıp bir laf ettiğinde, twitlediğinde
insanları umutlandırıp, Akşam yemeğinden sonra da bir başka laf edince, Dünyada
kasvet havası estirebiliyor.
Tarihte
örnekleri de çoktur. Düpedüz ”Caligula Dalgası” yaşıyoruz. Bol miktarda örnek
var Dünyada.
İnsanlar bunlara
itibar da ediyor. Örneklere bakılınca güç arzusu megaloman düzeyde.
Bu güç
arzusundan kopmamak için şizofrenik bir pratik sergiler insan uzamanlara göre.
Bu ”Caligula’’
taifesinden nükleer eylem dahil her saçmalığı beklemek gerek. Sizce deneyen
olur mu?
Olayı biraz
Dünya liderlerinden daha kendimize doğru çevirdiğimizde, kendimize en yakın
bulduğumuz bilgi ve kültür düzeyini önemsediğimiz bazı insanların dahi,
-geçmişinde ciddi yetki kullanmış, görevi gereği itaat edilip önünde saygı
duruşunda durulduğu gibi durulmuş, hatta bekli de emrine topuk selamı ile selam
durulmuş insanların,- emekliliklerinde, hayata uyum sağlayamadıklarını
hayretler içinde görmüş ve yaşamış ve de yaşıyor olabilirsiniz.
Onlar gerçekten
de geçmişlerinde yaşayıp şimdiki hayatlarında insanlara tahakküm kurmaya,
söylediklerinin dikkatle dinlenip yerine getirilmesine ”Caligula Dalgası” nın
devam etmesine özen gösterirler ve sizden arkadaşlıkları karşılığında mutlak
itaat isterler.
Bunun için
komşunuza, arkadaşınıza, size tanıştırılan kişilere dikkat edin geçmişinde
böyle bir durum varsa sizi tahakkümü altına almak isteyecektir. Uymaz iseniz
Mobbing uygulamaya da hazırdırlar. Onlar hayatlarınıza bazen emekliliklerinde
(sizin de) girerler. Bezen de, aktif çalışma hayatınızı kabusa çevirirler.
Rahmetli Teyzem
sürekli tekrarladığı bir cümle ile beni kızdırmaya çalışırdı. Benim kızacağımı
karşı çıkacağımı bildiğinden özellikle de benim bulunduğum ortamda meşhur
cümlesini tekrarlardı. Onunla adeta kavga düzeyinde tartışır ve cümlesine
şiddetle karşı çıkardım.
O zamanlar
Mühendislik okuyan bir öğrenciydim.
Zaman beni haklı
çıkarmadı. İçimi acıtmıştır hatırladıkça. Bana göre yanlış olması gereken,
ancak özünde hep doğru olan ve hayatınızda karşılaştığınız olaylar ve insanlar
karşısında doğruluğunu kabullenmek zorunda kaldığınız cümle;
‘’Tahsil
cehaleti alır, eşeklik baki kalır.’’
Yazarken bile
utandım ve üzüldüm. İnanın bana. Siz ne dersiniz?
Bu cümle karşısında
şimdilerde başımı eğip sessiz kalıyor ve kendi içime dönüyorum.
****
”Gaius Julius Ceasar Augustus Germanicus, daha çok CALİGULA takma adıyla bilinen 37 – 41 yılları arasında görev yapmış Julio – Claudian Hanedanı mensubu ve Roma İmparatorluğunun üçüncü imparatoru. Aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlaksızlığı ve acımasızlığıyla tanınır. Despotluğuyla hatırlanır.”
KARŞILAŞMALAR
Tüm yaşamımız
boyunca farklı amaçlara hizmet eden insanlarla karşılaşırız, bize bir şeyler öğretirler
ya da hiç bir iz bırakmadan hayatımızdan ayrılırlar.
Bazıları sonsuza
kadar yanımızda kalmak zorunda kalır,
Bazıları doğrudan
ya da dolaylı olarak varlığını hatırlatır, uyanmamızı isterler.
Bazıları
hedeflerimizi hatırlatır bize kim olduğumuzu, gerçekten ne istediğimizi.
Bazen büyümemiz
gerekir. Buna yardımcı olurlar, yolculuğumuzda rehberlik eder bazı insanlar.
Tek başımıza öğrenemeyeceğimiz
şeyleri öğretirler.
Önemsiz ve kısa
bir şekilde hayatımıza girenler de vardır hatırlamayız onları.
Çok az, sadece
bir kaçı, çok nadir bulunması zor değerli insanlardır.
Yakın dostlarımızdır
onlar ailemiz, ruh grubumuzun üyeleri ruh eşimizdir bazıları, kalırlar.
Varlığı bizi hoş
ve güvenli hissettiren onları beklerken sabırlı olmamız gereken, er veya geç
gelecek olan ve sonsuza kadar kalacak olandır.
Gerçek duygularımızı
isteklerimizi onlar hayatımıza girince ifade edebileceğiz.
Eğer ifade ettiğimizde
daha fazlasını içimizde veya farkında olmadan bilinç altımızda saklıyorsak bu
kez de kızgınlığımız ve sıkıntımız bedenimize yansıyacaktır mutlaka dilin
söyleyemediğini beden söyleyecek sonuçta psikolojik problemlerin hayatımıza
etkisi farklı şekillerde olacaktır.
Tek yapmamız
gereken kudret çamurundan kendimizi kurtarıp sevgi yağmuruna teslim olmamızdır.
Güvende
hissetmenin tek yolu budur.
Daha çok para,
daha çok kariyer, daha çok iktidar peşinde olursak hayat boyu mutluluğu
yakalayamayız.
İyilik tohumu
ekilmiştir insanın içine ve insan bunun karşılığını vermek zorunda.
PASİF – AGRESİFLER
Onlar karşısında
merakımız artar, suskundurlar, size çekici gelirler onları nasıl mutlu edeceğinizi
düşünür durursunuz.
Bir pasif –
Agresife maruz kaldıysanız unutmayın tüm insanlar böyle değil. Gayet normal, ne
istediğini, ne istemediğini söyleyebilen, yıllarca susmayan insanlar da var.
Pasif –
Agresifler sizi sinirli hale getirecekler bunun sebebi karşıdan gelen
tepkisizlik olacak ne derseniz deyin ne yaparsanız yapın karşınızdaki insandan
normal bir tepki alamayacaksınız.
Kendinizi değersiz
ve söylediği, yaptığı hiç bir şeyin önemi olmayan bir insan gibi görmeye
başlayacaksınız, Değilsiniz.
Karşınızdaki
insan Pasif – Agresif bozukluğa sahip ve bunun bir çözümü yok, hastalıklı bir
insan ile karşı karşıyasınız, bunu düzeltemezsiniz.
Ortada bir sorun
var ise, o sorun çözülür, konuşarak çözülür, kavga ederek çözülür, iyi veya
kötü çözülür, ama çözülür. Pasif – Agresif insanlarda ise sorunun ne olduğunu
hiç bir zaman bilemezsiniz sürekli tahmin edersiniz.
Çoğunlukla da hiç
bir zaman sorunu öğrenemezsiniz, bunu başarsanız da o sorunun çözümü için
enerjiniz kalmamıştır. Zaten karşı taraf da çözme taraftarı değildir.
Kendimizi böyle
bir durumda – ki uzmanlar buna ‘’ insanlığın kara deliği’’ adını veriyor – olduğunuzu
hissediyorsanız koşar adım kaçmanız size mutlu yıllar olarak geri dönecektir.
BİR KİTAP
Çok eskiden, bir
arkadaşımın önerisiyle okumaya başladığım ve hayatımdaki önemli değişikliklere
neden olan, elimden baş ucumdan ayıramadığım, herkese önerdiğim, ‘’İNSAN MÜHENDİSLİĞİ’’
Kitabında, (Bu konuda yazılmış çok eser var, mutlaka Nüvit Osmay imzalı olan
kitap olmalı.) rastlayıp defalarca okuyup çok etkilendiğim, her zaman da
okumaktan zevk aldığım, 1907 yılı Nobel Edebiyat ödülü sahibi İngiliz şair ve
yazar, Rudyard Kipling’in (30 Aralık 1865 – 18 Ocak 1936) ; ‘’İF’’, ‘’EĞER’’
Şiirinin bizlere bu noktada oldukça yararlı olabileceğini düşünüyorum.
ÖZDENER GÜLERYÜZ
Yaşarken farkedilmeyenler ama acısı hissedilen durumlar çok güzel izah edilmiş. Kaleminize gönlünüze sağlık.
YanıtlaSilDeğerli Gökhan kardeşim, Okuyup değerlendirdiğin için sonsuz teşekkürler. Sevgiler.
SilÇok doğru sevgili arkadaşım.Gunümüzde, yaşantımızda bizleri yakından ilgilendiren konuları çok güzel izah etmişsin.Çevremizde, ülkemizde aynılarını bire bir yaşıyoruz.Eline, kalemine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler Şükrü kardeşim. Okuyup değerlendirdiğin için.
SilBaşlıklara katılıyorum, eline sağlık.
YanıtlaSilİnsan birikiminin aktarım ve tecrübe ile birbirine yaklaşımda , birbirinden faydalanma bakış açılarının çok değiştiği bir yola girdiğini düşünüyorum.21.yy insanı sadece kendi kulvarından insan tipleri, sadece kendi bakış açısına yakın bireyleri takibi, tamamen statükocu kılıyor.Size mutlak değer katacak , aynı frekansta insanları yakınınızdan ayırmayacağınız gibi, aksi yönde size hiç cazip gelmeyen fikirleri ve hatta düşünsel ve yaşamsal omurganıza tamamen zıt dünyaları hayatımızdan çıkarmamayı önemli kılıyor.müsbet ve menfi fikir-eylem alışverişi dışında, hiç olasılık vermediğiniz tecrübelere karşı sizi hazırlayacak insan portföyü elde tutmakta fayda gösteriyor.
Bu geniş perspektif , bizleri ne inandığımız değerlerden uzaklaştırır, ne de karşı kişilikden zarar görebilecek fazla samimiyette olmamalı elbet.
Dünyanın en zor sanatının insan ilişkileri her yönlü idare olduğunu düşünüyorum.
Çok sevdiğim bir sözle bitirmek isterim
Tabiatta hiçbir şey gerçek olamayacak kadar mükemmel değildir.
M.Faraday
Tespitlerine aynen katılıyorum....Sanki bu çatışma BİREY olamamızın da etkisiyle ortaya çıkıyor...
YanıtlaSilModern bir toplumda bu çelişkiler çatışmalar çok daha az görülüyor...Psikolojiyi sosyolajiyi toplum ve birey ilişkilerinde bilimsel çözüm olarak kabul eden toplumlarda bu çatışmalar bilimsel yaklaşımlarla olabildigince hallediliyor....
Teşekkür ederim.
Sil