MERMER YARIMADASINDA OLUP BİTENLER İLE ORMANLARDA MADEN OCAĞI AÇMA İZİNLERİNE DAİR.
Türkiye’de
mermer madenlerinin nerelerde olduğuna bakacak olursanız karşınıza şöyle bir bilgi çıkar, “Ülkemiz karbonatlı mermer
oluşumları yönünden çok zengindir. Alp Himalaya kuşağı üzerinde yer alması, bu
sonucu doğurmuştur.” Bütün dünyadaki mermer rezervlerinin yüzde kırktan fazlasının
Türkiye’de toplandığı da bu bilgiler arasındadır. Bunun anlamı Trakya dahil
bütün Anadolu yarımadasının aslında mermerden oluştuğudur. Peki bütün Türkiye
bir mermer yatağı ise neden mermer ocakları daha çok Marmara, Ege ve Antalya’nın
üzerindeki yeşil alanları üzerindedir? Ya da aslında böyle bir şey yok da bu
bölgelerdeki çevresel duyarlılık mı böyle bir algı oluşturuyor?
Aslında bu
sorunun cevabını hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hazırladığı
raporlardan hem de mermer madencilerinin ocakların yerlerini gösteren haritalarından
öğrenebiliyoruz. Bu haritalarda ocakların tüm Türkiye’ye yayılmış fakat
öncelikle kıyı şeridindeki orman alanlarında yoğun olduğunu görüyoruz. Yine
sektöre ilişkin bakanlık verileri bu alandaki büyümenin boyutlarını gösteriyor.
Mermer sektöründe 1988 yılında 14.4 milyon dolar olan ihracatın 2016 yılında
1.8 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Yine son verilere göre Türkiye’de mermer
ocağı sayısı 2 bin 400’ün üzerinde.
'ANADOLU MERMER
YARIMADASIDIR'
Peki mermer
madeni işleten şirketlerin özellikle Türkiye’nin orman varlığının önemli bir kısmını
barındıran bu bölgeleri tercih etmesinin sebebi nedir? Bu konuda çalışmaları
bulunan Türkiye Ormancılar Derneği üyesi Prof. Dr. Tuncay Neyişci de bütün
Türkiye’nin mermer yatakları ile kaplı olduğunu belirtiyor, “Ağırlıklı olarak
bir kireçtaşı yarımadası üzerindeyiz. Kireçtaşı da mermerin anavatanıdır. İtalya
da böyledir. Toros dağları da Alp-Himalaya dağ silsilesinin devamıdır.
Türkiye’nin her tarafı mermer ocağı yapılmasına uygun iken, mermer ocaklarının
çoğunluğu orman alanlarının üzerindedir.”
Prof. Neyişçi’de
mermer şirketlerinin neden orman alanlarını tercih ettiği sorusuna ise şu cevabı
veriyor; “Örneğin Finike’de ocakların çoğunluğu ormanlık alanların içindedir.
Oysa Finike’de ormanlık alanların dışında mermer ocağı yapılacak yerler var.
Ama ormanlık alandan yer almak daha kolay olduğu ve kente daha yakın olduğu
için buraları tercih ediyorlar. Orman Bakanlığı buralara çok kolay izin
veriyor. Diğer yerler şehre uzak ve işletmesi daha pahalıya mal olabilir.”
YASAL BOŞLUKLAR
KULLANILIYOR
Şirketlerin
buraları tercih etmelerinde son yıllarda özellikle ormanlık alanlarda gerekli
olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu almadan ocak açabilmelerinin
önündeki bazı engellerin kaldırılmış olması da bir etken. Çevre hukuku
konusunda uzman Antalya Barosu avukatlarından Tuncay Koç ÇED raporunu aşmak için
mermer işletmelerinin yasal boşlukları kullandıklarını aktarıyor, “Eskiden 25
hektarın üzerinde maden sahası varsa CED alınması zorunluydu. Sistem şu şekilde
işliyor: Bir maden firması Ankara’dan 99 hektarlık bir maden ruhsatı alıyor. İşletme
aşamasında bunu dört parçaya bölüyor. Diyor ki 'ben sadece yirmi dört hektarlık
alanı işleteceğim'. Sonra diğer kısma geçeceğini söylüyor. İzin alıyor. Oysa
ruhsat bölgesi 99 hektar. Devlet buna daima 'ÇED gerekli değildir' kararı
veriyor. Mahkemeler başlangıçta bu uygulamayı iptal etti. Yani '99 hektar alıyorsan
ÇED alman gerekir' dedi. Fakat geçen yıl bunu da iptal ettiler. Ruhsat sahasına
bakmadan 'ÇED gerekli değildir' kararı alabiliyorsunuz. Bu yasal ama meşru değil.
Bu nedenle Ankara’dan bir kere ruhsatı aldıktan sonra işletmeyi açıyorsunuz.
Zaten 24 hektar işleteceğim deyip sahayı geçiyorsunuz. Bu konuda yeterli
denetim yok.”
'İTALYA
DA MERMER ÜLKESİ AMA KEVGİR GİBİ DELİNMEDİ'
Mermer ocakları
açıldıktan sonra bir diğer sorun ise çevreye verdikleri zarar. Avukat Tuncay
Koç yasaların yeterli denetimin yetersiz olduğunu savunuyor. Koç’a göre
firmalar kağıt üzerinde verdikleri yükümlülükleri yerine getirmiyor. Bir diğer
sebep ise bizdeki madenlerin neredeyse tamamının açık maden işletmesi olması, “İtalya'da
en güzel mermerler çıkar ama doğaya zararı yok diye... Orada kapalı madencilik
yapılır. Yani bir kömür çıkartılıyor gibi yer altından galeriler açılır. Bizde
ise açık saha madenciliği yapılır. Çevreye son derece zararlı açık saha
madenciliği.”
Prof. Dr. Tuncay
Neyişçi de mermer üretiminin yüksek olduğu İtalya örneğini vererek şunları
söylüyor, “İtalya’nın üzerinden uçarken ülkeyi bir kevgir gibi görmezseniz. Ama
Türkiye’nin üzerinden geçtiğinizde bütün dağları ormanları kevgir gibi delik
deşik görürsünüz. Siz mermer ocağı açmayı bu kadar ucuz hale getirirseniz sonuç
bu olur. Adam ocağı açıyor sonra kalitesini beğenmiyor başka bir yeri deliyor.
Çünkü çok ucuz. Ormanlık alanlar içinde avuç içi kadar irtifak hakkı verilmemiş
yer bulamazsınız. Çünkü çok ucuzdur.
'ORMANLARDA
MADEN ARAMA ZORLAŞMALI'
Maden
şirketlerinin ucuz ve kolay olduğu için mermer alanlarını ormanlık arazilerden
seçmesinin önlenmesi gerektiğini belirten Neyişci bu konuda yapılacak küçük bir
değişikliğin ormanların tahribatının önüne geçeceğini söylüyor: "Aynı
kalitede mermeri orman olmayan yerden de elde edersiniz. Çok basit bir
düzenleme ile ‘orman olmayan yerlerdeki mermer ocakları kullanılmadan orman
alanlarından mermer ocağı yeri verilemez’ diye bir kural koyarsanız bütün bu
tahribatların önüne geçersiniz. Yani mermer kaynağı yönünden bir sıkıntımız
yok, mermer ocaklarının nerelere açılacağı konusunda bir sıkıntımız var. Kasti
olarak ormanları hatta Finike’de olduğu gibi halk için kutsal alanları bile
seçiyorlar. Düşünün sedir ormanlarını seçiyorlar."
DAĞCILARIN
GÖZDESİ DAĞA MERMER OCAĞI İZNİ!
Orman alanlarına
mermer ocağı izni verilmesinin son örneklerinden birisi Isparta’nın Aksu
ilçesine bağlı ünlü Kuzukulağı Yaylası'na ocak izni verilmesi oldu. Yerel
gazeteci Yusuf Yavuz bu dağın bölgenin doğal su kaynaklarını barındırmasının
yanı sıra dünyanın en önemli kaya tırmanış parkurlarından birisi olduğunun altını
çiziyor, “99,75 hektar (yaklaşık bin dönüm) alanda mermer ocağı ruhsatı verilen
bölge, dünyaca ünlü Eldere kayalıklarını da kapsıyor. 2000’li yılların başından
bu yana dünyaca ünlü kaya tırmanıcılarının uğrak yeri olan Eldere kayalıklarında,
uzunlukları 20 ila 600 metre arasında değişen yüzlerce kaya tırmanışı rotası
bulunuyor. Tek parça ve sağlam kulelerden oluşan Kuzukulağı kayalıkları, dünyadaki
önemli Alpin rotalarından biri. Dünyaca ünlü Fransız dağcılar Stéphanie Bodet
ve Arnaud Petit tarafından yayınlanan ‘Parois de Legende’ (Efsane Duvarlar) adlı
kitapta Türkiye’den yer alan tek parkur olan Kuzukulağı kayalıkları, başvuru
niteliğindeki yayının ardından dünyanın ünlü dağcılarının uğrak yeri olmuştu.”
Yavuz mermer ocağının
işletmeye açılması durumunda geri gelmeyecek şekilde tahrip olacak dağın, Çin’e
tonu yüz dolardan ham mermer olarak satılacağını belirtiyor.
ÖZDENER
GÜLERYÜZ
REFERANSLAR/
Gazete Duvar, Güleç Sadık, ''Ormanın ne önemi var mühim olan mermer''
Yorumlar
Yorum Gönder