TÜRKİYE'DE TORBA YASALARIN GETİRDİKLERİ VE KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİNE DAİR.
Gezegenimizin
atmosferi tıpkı bir sera gibi çalışıyor. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının
neredeyse yarıya yakını yeryüzünden yansıyor. Atmosferimiz, sera gazı olarak da
nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar
sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne
gönderiyor.
Bir battaniye işlevi gören sera gazları
sayesinde yeryüzündeki ortalama sıcaklık, insanlar, hayvanlar ve bitkilerin
hayatını sürdürmesine imkân verecek bir ısı düzeyini, 15°C’yi yakalar. Sera
gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı -18°C civarında olurdu. Sera
gazlarının bu doğal etkisi “sera gazı etkisi” olarak adlandırılır.
Atmosferdeki
sera gazlarının oranı, 1750’li yıllarda başlayan sanayi devrimi sonrasında
artmaya başlamış, karbondioksit oranı %40’lık bir artış göstererek 280 ppm’den,
394 ppm’e ulaşmıştır. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneline (IPCC) göre
karbondioksit oranındaki artış öncelikle fosil yakıt kullanımından Kaynaklanıyor.
Kayda değer ikinci etken, başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimdir. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli, insan faaliyetlerinin atmosferde yarattığı etkinin sonucunda küresel ortalama sıcaklıklarda artış yaşandığını ortaya koymuştu.
ETKENLER
Hükümetler arası
İklim Değişikliği Paneli, küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı
emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya
koydu.
Başta kömür
olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının
artmasındaki ana sorumludur. IPCC’ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera
gazı emisyonlarının %56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite
aittir. Ormansızlaşma da %17’lik bir paya sahiptir .
Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin %27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü %36 ile petrol, %20 ile doğalgaz takip eder. Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı CO2’yi atmosfere salar.
ETKİLER
İklim
değişikliğinin etkisi sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller,
şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış,
okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında
artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve
ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır.
Bilim dünyası,
iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama
sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu
hedefin tutturulması için atmosferdeki CO2 oranının 450 ppm seviyesini aşmaması
gerekiyor.
Mevcut
politikalar ve uygulamalar ile bu orandaki artışın devam edeceği öngörülüyor.
Dünya Bankası karbondioksit emisyonlarının şu andaki artış hızıyla 2060 yılında
ortalama sıcaklıklardaki artışın 4°C’yi bulacağı uyarısını yaparken, bu artışın
etkilerinin özellikle yoksul kesimlerce hissedileceğini belirtiyor.
TÜRKİYENİN
DURUMU VE ÇÖZÜMLER
Akdeniz
Havzası’nda gerçekleşecek 2°C’lik bir sıcaklık artışı, beklenmeyen hava olayları,
sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış,
kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde
azalma, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık olarak etkilerini
hissettirecektir.
1.
Enerji
Verimliliği
2.
Enerji
talebini karşılamanın tek yolu arzı artırmak değil. Gerek ekonomik gerekse
ekolojik açılardan alınacak ilk önlem talebi yönetmek. Karbon emisyonlarını
azaltmanın en çabuk ve masrafsız yolu enerji verimliliğine yönelik önlemleri
almaktan geçiyor.
WWF tarafından
yayımlanan “Enerji Raporu”na göre 2050 yılında küresel enerji talebinin,
küresel üretim projeksiyonlarında herhangi bir azalma olmaksızın 2005 yılına
göre %15 düşürülmesi olasıdır.
2. Yenilenebilir
Enerji
WWF’in “Enerji
Raporu”na göre, mevcut teknolojiler ile 2050 yılında küresel enerji talebinin
neredeyse tümünün yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkün. Tek
bir yenilenebilir kaynağın tüm talebi karşılaması ise olası değildir. Farklı
kaynakların eş zamanlı gelişimi kilit öneme sahiptir.
3.
Ormansızlaşmanın önlenmesi
İnsan kaynaklı
sera gazı emisyonlarının %17’si başta ormansızlaşma olmak üzere arazi
kullanımındaki değişimden kaynaklanıyor. Ormanların kaybını ve azalmasını
durdurmak ve tersine hareket ettirmek, bütün olumlu iklim enerji senaryolarının
başlıca unsurlarından birisi. Toprak kullanımı emisyonlarını durdurmaya yönelik
etkili eylemlerin harekete geçmediği durumda, iklim çözümlerinin %90’ı aşan
başarı olasılığı %35 seviyesine düşebilir.
TORBA YASALAR
İLE GELENLER
5 Ekim 2020
‘’Elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair
kanun teklifi’’ ilgili komisyondan hızla geçirilerek TBMM genel kurulunda
görüşmeye açıldı.
Birçok başlıkta
değişiklik getiren bir torba yasa niteliğinde olan bu teklif, ekonomik büyüme
adı altında insan ve çevre sağlığı açısından yeni tehditler doğuracak maddeler
içermekte.
Bu torba yasa
ile havayı, suyu, toprağı, ormanları, gıdayı, yaban hayatını, tarım ve yaşam
alanlarını sömürerek yok eden bir avuç maden ve enerji şirketine yeni
imtiyazlar ve teşvikler sağlanmaktadır. Tarım alanlarının yok pahasına maden
şirketlerine devredilmesinin önü açılarak yatırım bölgelerinde yer alan
arazilerin, tarım alanlarının ‘’ kamu yararı kararı’’ olmaksızın istimlak edilerek
maden ve enerji şirketlerine devredilmesi bu torba yasa ile mümkün hale
getirilmektedir.
Üstelik ‘’
Elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
teklifi’’ ile yenilenebilir enerji kapsamı genişletilerek, atık araba
lastiklerinin ve plastik çöplerin yakılarak elektrik üretilmesinin önü de
açılmaktadır.
Araba
lastiğinin, arıtma havuzu çamurlarının, belediye atıklarının elektrik üretimi
için biyokütle santrallerinde yakılması sonucu ülkemizde zaten var olan hava
kirliliği daha da artacak. Hava kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerinde
görülen olumsuz etkilerini çok daha ciddi boyutlarda görülmeye başlanacaktır.
2019 yılında
Türkiye’de hava kirliliğine atfedilen ölüm yüzdesi tüm ölümlerin % 7.9 ‘u
olarak saptanmıştır.
TAŞIT LASTİKLERİ
Türkiye’de her
yıl 550 bin ton taşıt lastiği atık hale geliyor. Çevreye ciddi zarar veren bu
lastiklerin, Erzincan’da sıfır atıkla geri dönüştürüldüğü söyleniyor.
Lastiklerin
içinde bulunan maddelerin ayrıştırıldığı, ince tel parçalarının mıknatısla
lastiklerden ayrıldığı ve tekrar ekonomiye kazandırıldığı söyleniyor.
Ardından kalan
malzemeden Prolitik yağ edildiği söyleniyor.
PROLİTİK YAĞ NEDİR?
Ömrünü
tamamlamış araç lastiği (ÖTL)
ve polietilen tereftalat şişe (PET) atıkları önemli çevresel
problemlerdendir. Bu
atıkların yeniden kullanımında önemli bir yöntem olan “piroliz” termokimyasal
bir prosestir.
Bu çalışma için öncelikle prototip bir piroliz reaktörü tasarlanmış, deney
bekleme süresi ön denemelerle netleştirilmiş ve deneyler kurgulanmıştır.
Çalışmada 4 kademeli ayrıştırma (200, 250, 300 ve
350 C), soğutucu motorlu 5
kademeli ön yoğunlaştırma (-20, -10, 0, +10 ve +20C) ve son yoğunlaştırma
uygulanmıştır.
Prolitik yağ,
proliz işlemi sırasında ortaya çıkan yüksek kalorili değerli bir araomatik yağ.
Yakıt olarak ya da işlemden geçirilerek aromatik yağ olarak kullanılır.
Proliz yağo
sentetik bir yakıttır. Kurutulmuş biyokütlenin oksijensiz olarak yaklaşık 500C
bir sıcaklıkta, bir reaktörde ısıtılması ve ardından soğutulması ile elde edilir.
Reaktördeki
piroliz hücresinde 300 g PET’e sırasıyla uygulanan dört ayrı ayrıştırma
sıcaklığının hiçbirinde gazlaşma oluşmamış ve bu nedenle
yoğunlaştırma gerçekleşememiştir. Ayrıca 350C ayrıştırma
sıcaklığında PET borulardan
geçerken, moleküllerinin lineer olması, ağ oluşturmaması ve kırılmaya karşı
dayanıklı olması nedeniyle
donmuş ve sistemde tıkanmaya yol açmıştır. ÖTL ve PET pirolizinin birlikte
irdelenebilmesi için ÖTL
pirolizi aynı koşullarla sınırlandırılmıştır. 300 g ÖTL piroliz hücresine
yerleştirilmiş, sırasıyla 200 ve 250C ayrıştırma sıcaklıklarında
gazlaşma görülmediğinden, yoğunlaştırma meydana
gelmemiştir. 300C ayrıştırma
sıcaklığında ÖTL hamursu kıvama gelmiş, ancak gazlaşamamış ve dolayısıyla
yoğunlaşamamıştır. 350C
ayrıştırma sıcaklığında ise gazlaşma başlamış ve buna bağlı olarak dört
yoğunlaştırma basamağında
(-10, 0, +10 ve +20C) sırasıyla katı ürün (karbon karası) 232-256 g aralığında
artış göstermiş, sıvı ürün (pirolitik yağ) ise 50, 54, 32 ve
28 mL olarak elde edilmiştir. Lastiğin organik uçucu
maddesinin (temelde
kauçuk/plastik polimer/leri) düşük molekül ağırlıklı sıvı veya gazlara
parçalanması sayesinde gerçekleşen ÖTL pirolizi ile 350C ayrıştırma
sıcaklığından sonra bu reaktörde üretim başlamıştır.
Fosil yakıtların
azalması, yakıt fiyatlarının artması ve emisyonlarla ilgili kısıtlamalardan
dolayı yeşil yakıt alternatiflerine ihtiyaç vardır. Ömrünü tamamlamış
lastik (ÖTL) ve polietilen tereftalat (PET) şişe atıklarının
pirolizle değerlendirilmesi
ham petrol rezervlerinin hızlıca azalmasını önler, maliyeti ve olumsuz çevresel
etkileri azaltır. ÖTL geri
kazanım ve dönüşümünün sağlanması ekonomi ve çevre açısından çok önemlidir.
Yaşam döngüsü sonuna ulaşan lastik, Dünya çapında yaklaşık 1-4 milyon ton aralığındadır. Pek çok ülkede ÖTL yönetmeliğine göre yeni lastik satın alınması durumunda, kullanmaktan vazgeçilen lastikleri ücretsiz olarak alınan noktaya iade etme zorunluluğu vardır. Kullanılmış lastiklerin kontrol edilemeyen bir yöntemle ortadan kaldırılmaya çalışılması yasaktır. ÖTL yeniden kullanım ve kaplama (yapılabiliyorsa) ile bertaraf edilebilir. Ancak bu lastik geri dönüşümü opsiyonlarında ÖTL tam olarak değerlendirilememektedir.
ÖTL pirolitik yağı, kahverengi renkte olan ve
güçlü asit kokusu salan, yağlı bir organik bileşiktir. Pirolitik
yağ, ısı enerjisi
piyasasında diğer yakıtlarla rekabet edebilecek güçte önemli bir potansiyel
göstermektedir. Bu pirolitik yağ, elde edildiği ÖTL’den (33 MJ/kg) daha
yüksek kalorifik değere (yaklaşık 44 MJ/kg) sahiptir.
Bu yağın kalorifik
değeri bitümlü kömür (28 MJ/kg) ve odun kömüründen (30 MJ/kg) de fazladır. ÖTL
pirolizinden elde edilen
yakıt, 10 numaralı fuel oile benzerdir. Fuel oil yakıtlar kaynama noktası,
kompozisyon ve amacına göre
1’den 6’ya kadar altı sınıfta sınıflandırılır. Pirolitik yağlar endüstriyel
fırınlar, güç santralleri ve buhar kazanları için sıvı yakıt olarak
kullanılabilir. Pirolitik yağlar dizel motorlarda, gaz ve buhar
türbinlerinde ve
jeneratörlerde elektrik enerjisine dönüştürülebilen yağlardır. Bu yağın kül
içeriği düşüktür.
ÖTL den karbon karası da ayrıştırılıyor. Karbon
karası ya da siyahı, önemli bir madde. Türkiye’de üretimi yok. Türkiye Dünyanın
5. Büyük ithalatçısı. Kauçuk ve Boya sektöründe kullanılıyor. Çok iyi bir renk
vericidir.
2016’da yenilenebilir enerji tanımına araba lastiği
sokulduğunda;
Komisyonda karşı çıkan vekil sayısı sıfır.
Genel kurulda karşı konuşma yapan vekil sayısı
sıfır.
Oylamada red oyu veren vekil sayısı 25.
Günlerdir tartışıyoruz Lastik yakılacak mı?
Yakılmayacak mı?
Cevap: Yakılacak.
Kanunda var mıydı yok muydu?
Cevap: Kanunda var. Öncekinde de vardı.
Kanundan çıkarıldı mı?
Cevap: Çıkarılmadı.
Ez Cümle: Lastik yakmak 2016 da zaten kanunla
serbest oldu. O nedenle bu kanunda da yer aldı. Bu kanun üstelik lastik yakmak
isteyen yatırımcıya kolaylık tanıyor.
Adına yenilenebilir dedikleri araba lastiği yakma
işinin alt sektörü ‘’ Tehlikeli ve / veya özel işleme tabi atıklar’’ sektörü.
Özel işleme tabi atıkların geri kazanıldığı,
yakıldığı (oksitleme yoluyla yakma, proliz, gazlaştırma, plazma v.b. termal
işlemler.) düzenli depolandığı ve/veya nihai bertarafının yapıldığı tesisler.
Türkiye de 82 biyogaz, biyokütle, atık ısı ve
prolitik yağ enerji santrallerinde toplam güç, 467.37 MW.
Biz tehlikeli ve berbat bir sektöre yenilenebilir
diyoruz. Utanç duyalım.
ÖZDENER GÜLERYÜZ
REFERANSLAR/
1) Algedik
Önder, Gazete Duvar/ Lastik Yakma Tesisleri mi Geliyor? (Makale.)
2) Algedik
Önder, Gazete Duvar/ Yeni Lastikten Elektrik Santrallerini
Açıklıyorum. (Makale)
3) Ömer
Halis Demir Üniversitesi, Müh. Bil. Dergisi Araştırması.
4) Wwf.org.tr/
İklim değişikliği. wwf ne yapıyoruz? Başlıklı makale.
Tebrikler Özdener Bey. İnsanoğlu çevreye verdiği zararın kendi geleceğini yok ettiğini bir gün elbet anlayacak ama o zaman maalesef çok geç olacak.
YanıtlaSilTebrik ediyorum Özdener Bey. Yine çok güzel bir yazı olmuş. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Maalesef ki; hiç bir olaydan ders almıyoruz ve doğayı, dolayısıyla dünyayı kendi ellerimizle yok ediyoruz :'(
YanıtlaSilTeşekkürler Neslihan Hanım.
SilEline kalemine sağlık sevgili Özdener.Çok güzel bir konuya değinmişsin.Bu gidişle çocuklarımıza, torunlarımıza hiçte hoş olmayan bir dünya bırakacağız.Yenilenebilir enerji kaynakları varken atık lastikleri yakarak enerji üretmek akıl alacak gibi değil.İnşallah politikacılarımızda bu yanlıştan kısa sürede dönerler.
YanıtlaSilBazan düşunuyorum, bilincli olarak yok edilmemiz isteniyor kendi elimizle...ve cok başaralıyız bu konuda...Malesef...
YanıtlaSil